Bilgi Giriş Tarihi | 08.11.2017 |
Yakıt bağlantılarında trader’lar ile Yaşanmış Olaylar
Armatörlük firması …….. şirketi ile 30 gün vadeli bir yakıt bağlamış, ancak vadesi gelmeden önce yani bağladıktan yaklaşık 1 hafta 10 gün sonra …….’nun battığı ve böyle bir “fraud” davasının olduğu öğrenilmiştir. Akla gelen ilk soru borcun vadesi geldiğinde ödemenin kime yapılacağı olmuştur. Batmış bir şirket var ve bu iflasla ilgili de bir dava süreci var. Bu durum karşısında “physical supply’lar” bir anda paranın …….’ya değil de “physical supply’lara” ödenmesi gerektiğini söylemeye başlamışlardır. Bir yandan batan firmanın finansman bankası ……. Bank kontratlara göre bana da ödeme yapılması gereklidir diye beyanda bulunmuştur. Kayyum da atanmamış. Bahse konu armatörlük firması da bu işlerin hukuki çerçevede devam etmesi için avukat atayarak bir önlem almıştır. Vadesi geldiğinde de armatörlük firması tarafından ödeme transit hesaba yapılmış, ondan sonra da bütün armatörler için bir karar anlamına gelecek olan dava süreci başlamıştır. Zaten davanın da sonucuna göre ödemenin bir kısmı “physical supply’a”, bir kısmı …… Bank’a yapılacak şekilde dava sonuçlanmıştır. Fakat dava sonunda armatörlük firması avukatlık masrafları, geri alım bekleme faizleri gibi ödemeleri yaparak bir kayba uğramıştır.
Bu olay sonunda şu ifade edilmektedir. “Şimdi yakıt bağlarken genellikle traderları kullanıyoruz bunlardan da en büyüklerini seçiyoruz, daha emin ve riski azaltmak için böyle bir şey yapıyoruz ama hiç kimse de yakıt bağlarken böyle çok büyük bir firmanın 15-20 gün sonra ne hale geleceğini anlamıyor bu case’den anladığımız çıkarttığımız ders bu.”
Ancak trader kullanmadan limanlarla, rafinelerle veya physical supply’larla direk bağlantı yapılmaya çalışıldığında, yani eğer 100 gemi 200 gemi işletilen bir filo yoksa, fiyatlar veya verdikleri ödeme payment term’leri çok makul olmuyor. Bir şekilde trader ile çalışmak armatörün faydasına gibi olmaktadır. Bu yüzden seçilecek firmayı ve bağladıktan sonra da işlerin akışının bir şekilde takip edilmesi gerekiyor. Ancak ne kadar da önlem alınırsa alınsın yakıt ikmali özellikle “trader” kullanıldığında bu tip risklere açık görünmektedir.
Yakıt ikmalleri ile ilgili ikinci olay da şöyle yaşanmıştır. Yine bir armatörlük firması tarafından trader kullanılarak 30 gün vadeli yakıt bağlantısı yapılmıştır. Yaklaşık 1 ay sonra gemi Falcon’u aradı İtalya’da yükleme yaparken acente gemiye mahkemeden bir bildirim getiriyor ve gemi tutuklanıyor. Yakıt vadesinde ödendiği halde böyle bir durum gelişiyor. Gemi döndüğünde ve firmaya bu durum anlatıldığında kendisinin de orada dispute’tunun olduğunu ifade ediyor. Sonrasında elde edilen bilgilerden armatörlük firmasının yakıt bağladığı trader’ın bu işi başka bir trader’a bağladığı, o trader’ın da pysical supply ile bağlantıyı yaptığı, armatörlük firması parayı kendi trader’ına ödemesine rağmen o kendi çalıştığı trader’a ödemeyi yapmıyor ve bu sebeple kendi çalıştığı physical supply da parasını tahsil edemiyor. Gemiye tutuklama kararı çıkıyor. Armatörlük firması itirazda bulunup mahkemeye başvuru yapmış, gününde ödediği dekontu göstermiş, bunun haksız bir tutuklama olduğu söylenmiştir.
Mahkeme başlangıçta eğer ödenmeyen bir fatura varsa bunun suçlusunun gemi olduğunu öne sürüp böyle bir tutuklama kararı almış olsa da, İtalya’da emsal teşkil edecek bu dava kazanılmıştır. 3 günlük tutuklama kararı sürecinde gemi yük altında kalmış ve tutuklama sürecinde maddi kayıplar oluşmuştur. Kiracı da bu duruma anlayış göstermiştir. Sonrasında ise yanlış tutuklama masrafları ile ilgili bir claim açılmıştır.
Trader’a ödeme yapmadan önce “Physical Supply’dan” ben bu parayı Trader’dan aldım diye antetli kağıda mühürlü yazı alınması uygun bir çözüm olabilecektir.