“14.yüzyıldan bu yana birçok gemiye kadın ismi verilmiş ve verilmeye devam edilmektedir. Tarih boyunca Denizcilerin gemilerine duydukları yakın hisler sebebiyle, gemilerine sevdikleri,değer verdikleri ve saydıkları kadınların isimlerini vermeleri adeta bir gelenek haline dönüşmüştür. Esasen, Gemilerin yelkenli ve buharlı oldukları dönemlerde, GEMİ Mülkiyetinin çoğu zaman denizciliğin tehlikelerini öngörerek, bu serüvene çıkan, Geminin Kaptan’ında olduğu bilinmektedir.
Kaptan Malik, Denizcilik sergüzeştine atılarak, bu maceralı ticari yolculuğun güçlüklerine katlanırken, gemisi yani değer verdiği eş veya sevgili veya anne veya kız çocuğu ile adeta birlikte seyahat etmektedir. Geminin Dişi olması meselesinde hikayeler ve esprili bir takım yaklaşımlar da mevcuttur; geminin etrafında bir erkek çetesi olduğu, omurgasının bir bel ağırlık merkezinin bulunduğu ve her daim boyaya, süslenmeye ihtiyaç duyması gibi, hoş tanımlamalarda bulunulmuştur.
Diğer taraftan, dilbilimi, İngilizce’nin kökenine dair yapılan araştırmalar ve ilmi çalışmalar, gemilerin “she” olması konusunda şu tesbiti yapmaktadır. “Romance” dillerinden gelen yani Roma kökenli diller, Latince ve İngilizce Gender (cinsiyet) ayrımı yapan dillerdir ve cansız nesneler, örneğin şehir, kilise, ay, gezegenler dişi olarak sıfatlandırılmışlardır.
Gemiler bu ayrımda dişi vasfını almışlardır.Tarihi gelişim ne olursa olsun, Denizciler değer verdikleri kadınlara bir kompliman olarak, çok kıymetli ticari varlıkları olan (asset) gemilere ,kadınların isimlerini vermeye ve motorlu, buharlı, yelkenli tüm gemilerin Pruva kısımlarını kadın figürleriyle süslemeye devam etmişlerdir. Nitekim, İstatistiki olarak bilinmemekle beraber, İstanbul Limanı (veya diğer Limanlarımız) gemi Sicili’nde kayıtlı Türk Bayraklı olan gemiler veya Türk armatörlerinin yabancı, kolay bayrakta çalıştırdıkları, yüzlerce gemiden önemli bir adetine,denizci ailelerin kadınlarının isimlerinin verildiği sabittir.”
Avukat Alev Elif Beller
08.03.2022
WhatsApp us