Tradewinds tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan aşağıdaki yazı, ülkelerin deniz taşımacılığı stratelerini belirlemeleri konusunda güzel bir olay çalışması.
Şangay’ın Pire üzerindeki yeni deniz üstünlüğü, bu alandaki üstünlüğün Batı’dan Doğu’ya en son ve bir başka sembolik hareketidir.
Mora Yarımadası, son 10 yıldır tonaj açısından Japonya’yı geride bırakarak denizlere hükmetmeye başlamış fakat toplumda oluşan ortak bir bakış açısına göre ise Aristoteles Onassis ve Stavros Niarchos’un devasa filoları ve lüks yaşam tarzları ‘Altın Yunanlılar’ simgesini bilinir hale getirmişti. Ve sürekli dünyanın gözü önünde yer aldılar.
Bunun tersine Çinli rakipleri her zaman düşük profil gösterdiler. Yerel endüstri, Cosco Denizcilik ve China Merchants Group gibi devlete ait büyüyen dev şirketler tarafından domine edildi ve Cosco yönetim kurulu başkanı Wan Min gibi şirket yöneticileri tarafından yönetildi.
Çin filosu, Clarksons analistlerince 294,2 milyon brüt tonaj olarak ifade edildi ve bu da onu Yunanistan’ın 294 milyon brüt tonajının hemen üst sırasına yerleştirdi.
Bununla birlikte, filoların parasal değeri açısından marj biraz daha büyük. Londra merkezli bir gemi brokerliğince yapılan değerlendirmeye göre, Uzak Doğunun bu ülkesinin filosu 180 milyar dolar olarak tahmin edilirken, Avrupa’nın denizcilik şampiyonu olan ülkenin filo değeri 163 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
Bunun yanısıra Güney Kore ve ABD’nin benzer miktarda 66 milyon GT iken, Çin ve Yunanistan’ın hemen ardından ise tonaj olarak Japonya (181 milyon gt) gelmektedir.
Dünyanın en büyük üretim merkezlerinden biri olduğu ve bu nedenle de devasa bir kargo üssüne sahip olduğu göz önüne alındığında, Çin’in zirveye çıkmasının şaşırtıcı olmadığını iddia edebilir.
Çin, geçen yıl küresel üretimin neredeyse yarısını oluşturan dünyanın en büyük gemi üreticisi oldu.
Çin dünyanın en büyük petrol ithalatçısıdır ve devlete ait petrol grubu UNIPEC neredeyse kesinlikle en büyük ham petrol gemisi kiralayıcısıdır.
Çin, dünyanın en büyük demir cevheri ithalatçısıdır. Geçen yıl, bu emtiadaki küresel deniz ticaretinin % 70’inden fazlasını oluşturuyordu.
İkinci sıradaki Japonya’nın demir cevheri payının, sevk edilen toplamın %6’sı, Avrupa Birliği’nin ise %5’i olduğu tahmin ediliyor. Bakır ve diğer değerli metaller için de durum aynı.
O zaman Çin’in, tüm bu mamul malları ABD ve Avrupa pazarlarına taşımak için yoğunluklu bir kuru dökme yük gemisi ve konteyner gemisi filosuna sahip olması şaşırtıcı değil.
Pekin stratejik düşünerek dökme yükünü güvence altına almak için, Afrika ve Güney Amerika’ya yatırım yaptığı gib, aynı zamanda büyük bir ticaret filosunun kurulmasını teşvik etti.
Tartışmalı Kuşak ve Yol Girişimi aynı zamanda Pekin’in kendi çıkarlarını gözetmeye yönelik ulusal stratejisinin bir parçası.
Yunan denizcilik endüstrisi de Atina’daki birbirini izleyen hükümetlerin desteğini aldı, ancak gemileri neredeyse tamamen özel mülk sahipleri etrafında inşa edildi.
Ve gemileri dünyanın her yerinde bayraklarını dalgalandırırken, Yunan armatörler şirketlerini daha çok Pire yerine Londra, New York veya Singapur’da konuşlandırdılar.
Çin’in yükselişi aynı zamanda Yunanistan’ın küçük miktarda da olsa düşüşü anlamına gelmektedir. Tarihsel olarak borç ile sermaye artıran Yunan armatör 2008 mali krizinden kötü etkilendi ve Covıd’ten faydalanamadı.
Çinli armatörler — devlet veya özel — onları desteklemek için büyük ve büyüyen bir deniz finansmanı sektörü avantajına sahiptir.
Belki de daha ilginç olan nokta, ABD’nin neden 20. yüzyılda dünyanın en başarılı ekonomisi haline geldiği, ancak bunu büyük ölçüde yabancı armatörlere güvenerek yapmayı seçtiğidir.
Ezeli milliyetçi ve eski başkan Donald Trump “Amerika’yı Yeniden Harika” yapacağını iddia ediyor, ancak ABD bayraklı bir filo inşa etmek için gerçekten anlamlı bir planı yok.
Amerika tarafından yaygın hale getirilen serbest dolaşıma imkan sağlayan girişimci kapitalizm, gemileri kimin yönettiğine bakılmaksızın amerikalıları hep en ucuz ve en verimli gemileri bulup kullanmaya yöneltmiştir.
Ancak devlet, ABD limanlarını Washington’un ulusal çıkarlara aykırı gördüğü yabancı alıcılardan titizlikle korudu.
Çin’in gündeminde siyasi ve ekonomik hususlar da iç içe geçmiş durumda.
Yunanlılar genellikle herkes için yük taşıdılar, ancak ABD ile zaten yıpranmış ilişkiler yaptırımlara ve topyekûn bir ticaret savaşına dönüşmüş olsaydı Çinli armatörler de aynısını yapar mıydı?
Fotoğraf Kaynağı: https://www.pexels.com/tr-tr/
22.08.2023
WhatsApp us