Küresel Taşımacılıkta Hangi Faktörler Yıkıcı (Distruptive) Dönüşüm ve Değişim Yaratacaktır?
ITF Transport Outlook Report 2019 başlıklı rapor 2050 yılına kadar olan sürece ilişkin ulaştırma sektörü ve modlarının geleceğine yönelik senaryoları ortaya koymaktadır. Bu anlamda deniz taşımacılığının geleceğinin de bu rapor içinden özet bir şekilde çıkartılarak bilginize sunulması önem arz etmektedir. Bu raporda yapılan bir analize göre ulaşımın yaygın olarak kullanılan uygulamaları ve farklı alanlarının gelecekte yıkıcı etkilerle büyük bir değişime uğrayacağı öngörülmektedir. Aşağıdaki 5 ana faktörün gelecekte yıkıcı bir dönüşüm ve değişim yaratacağı düşünülmektedir.
• Maliyet (Cost) : Yeni teknoloji ve/veya süreçler üretim maliyetleri açısından eskilerini rekabet dışına itecektir – Yeniler o kadar ucuzlayacak ki, eskiler kazançlı olmaktan çıkacaktır.
• Kalite (Quality) : Yeni teknoloji ve/veya süreçler ürün veya hizmet kalitesini öyle bir düzeye yükseltecektir ki, eskileri rekabet edebilir olmaktan çıkacaktır.
• Müşteriler (Customers) : Tüketici ve müşteri tercihlerinde o kadar önemli değişiklikler olacak ki, yeni ürün ve hizmetler eskilerine göre çok daha cazip olacaktır.
• Düzenlemeler (Regulations) : Yeni yasal ve diğer düzenlemeler eski çalışma yöntemlerini geçersiz kılacak – Örneğin çevre ve işgücü ile ilgili düzenlemeler – ya da eskiden izin verilmeyen yöntemler yeni düzenlemelerle kullanılabilir hale gelecektir.
• Kaynaklar (Resources) : Önceden çok önemli olan kaynaklar – doğal kaynak olarak düşünülebilir-belki de önümüzdeki yıllarda olmayacak veya eskiden olmayan yeni kaynaklar ortaya çıkacaktır.
Küresel Taşımacılığı Etkileyen Faktörler 2050’ye Kadar Nasıl Bir Değişim Gösterecektir?
Nüfus Bugün 7,7 Milyar, 2030’da 8,5 Milyar, 2050’de 9,7 Milyar olacağı tahmin edilmektedir. 2050’ye kadar en fazla nüfus artışının gerçekleşeceği kıta Afrika’dır. Ülke olarak ise Hindistan, Pakistan ve Endonezya olarak tahmin edilmektedir. 2100 yılında dünya nüfusunun %40’nın Afrika kıtasında olacağı düşünülmektedir. Ekonomi Son göstergeler küresel GSH’ın yükseliş hızının azaldığı ve azalacağı yönündedir. 2019 ve 2020 için bu rakam %3,5, 2015-2030 yıllık bileşik GSH artışı %3,3, 2015-2050 için %2,9 beklenmektedir. Tabii dünyadaki gelişmişlik düzeyine göre bu rakamlar bölgeler arasında farklılıklar göstermektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler taşımacılık talebinin en fazla artacağı ülkeler olacaktır. Buna göre taşımacılık talebinin en yüksek olacağı ülkelerin Hindistan ve Çin ile OECD üyesi olmayan ülkelerde artacağı değerlendirilmektedir.
Ticaret Bugün küresel ticaretteki artış oranı %3,7, 2030’a kadar yıllık ortalama artış oranı %3,4, 2050’ye kadar ise %3,2 olarak tahmin edilmektedir. Yine gelişmekte olan ülkelerin ithalat yüzdesi gelişmiş ülkelerinkinden %60, ihracatı ise %57 civarında daha fazla olacaktır. Ticaret hacminin en fazla artış göstereceği bölge Asya olurken – 2015-2030 için %4,2, 2015-2050 için %3,9 - Güney ve Orta Amerika’da da bu rakam 2015-2030 için ithalatta/ihracatta 2015-2030 için %4,3/3,1 ve 2015-2050 için %3,9/3,4 olarak tahmin edilmektedir.
Petrol Fiyatları Orta vadede yavaş bir artış göstereceği düşünülmektedir. 2050’ye Kadar Yük Taşımacılığı ve Bu Bağlamda Deniz Taşımacılığı Nasıl Bir Gelişim Gösterecektir?
Küresel taşımacılıktaki talep 2050’ye kadar üç kat artacaktır. 2015 yılında dünya çapında taşınan 108 trilyon t-km yükün %70’i denizyolu, %18’i karayolu, %9’u demiryolu ve %2’si iç sulardan, %0,25’ten daha azı ise havayolu ile taşınmıştır.
2030 yılına kadar yük taşımacılığındaki talepte bileşik olarak yıllık %3,1’lik, uzun vadede 2050 yılına kadar yıllık%3,4’lük bir artış öngörülmektedir. 2030 yılında taşınacak yükün dünya çapında 175 trilyon t-km, 2050 yılında ise 360 trilyon t-km olacağı düşünülmektedir.
Taşıma modlarında en fazla artışın havayolu taşımacılığında gerçekleşeceği öngörülmektedir. Buna göre bileşik bazda 2030’a kadar havayolu taşımacılığındaki talep artışı %5,5, 2050 yılına kadarki ortalamada ise %4,5’luk bir artış öngörülmektedir. Bu artışın özellikle Çin bağlamında değerli ürünlerin taşınmasında ortaya çıkacağı düşünülmektedir.
Deniz taşımacılığındaki talep artışının 2015-2030 yılları arasında bileşik bazda yıllık %3, 2015-2050 yılları arasında %3,6 artış göstermesi beklenmektedir. Bu artış deniz ticaret hacminin 3 kat artması anlamına gelmektedir. Denizden yapılan taşımacılık 2050 yılında yine tüm taşımacılık modları içerisinde %70’lik bir paya sahip olacaktır.
Kuzey Pasifik ve Hint Okyanusunda deniz yollarından yük akışındaki ekonomik değerin 2015’ten 2050’ye kadar 4 kat artacağı değerlendirilmektedir. Dünyadaki denizden yük taşımacılığının yaklaşık üçte birinin bu iki deniz bölgesinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. Kuzey Atlantik bölgesi ise 2050 yılında denizden yük taşımacılığının %15’inin (38 trilyon t-km) gerçekleşeceği 3. önemli koridor olacaktır. Karadeniz-Akdeniz bölgesinde ise t-km olarak 2015-2030 arasında yaklaşık %65, 2015-2050 arasında yaklaşık %240’lık bir artış olacaktır.
Son eğilimlere göre özellikle Çin bağlamında fabrikaların ülke içine taşınmasının gündemde olduğu görülmektedir. Eğer bu eğilim dünya çapında yaygınlaşır ise bu durumda taşımacılık mod tercihlerinde değişikliğin yaşanabileceği de göz önüne alınmalıdır. Denizden yapılan ticaret hacmi 2017’de 2012’den sonra en hızlı artışı yakalayarak %4’lük bir büyüme ile 10,7 milyar tona ulaşmıştır. Ton-kilometre bazında ise 2017 yılında 2016 yılına göre %5’lik bir artış göstermiştir. Yine aynı yılda konteyner yükü olarak 752 Milyon TEU konteyner taşınmıştır. Ayrıca 2017 yılında tonaj kapasitesi %3,3 artmış, ancak bu kapasite artışı yük artışından daha fazla olmuştur.
Yük taşımacılığında nasıl yıkıcı bir dönüşüm ortaya çıkacaktır?
Yük hacminin talep bazında 2015’ten 2050’ye kadar 3 kat artacağı öngörülmüştür. Tabii bu yük artışı olurken gelecekte taşımacılık ve lojistik önemli bir dönüşüme tabi olacak ve büyük bir olasılıkla bu dönüşüm eskileri yıkan bir dönüşüm olacaktır. Teknoloji, iş modelleri, tüketici davranışları, ticaret yöntemlerindeki değişiklikler gibi birçok unsur taşımacılığın görünümünü kökten değiştirecektir.
Tüm taşımacılık modlarını kapsayacak şekilde yıkıcı etkiler şu alanlar ile ortaya çıkacaktır.
• Uzaktan çalışma – Teleworking
• Paylaşımlı mobilite – SharedMobility
• Otonom sürüş - Autonomousdriving
• Düşük maliyetli havayolu taşımacılığı – Longhaullowcostairlines
• Enerji İnovasyonu – EnergyInnovation
• Ultra hızlı kara taşımacılığı – Ultra HSR
• E-Ticaret – E-commerce
• 3 boyutlu Baskı – 3D printing
• Yeni ticaret yolları – New traderoutes
• Yüksek taşıma kapasiteli araçlar – High capacityvehicles
E-Ticaretin her geçen gün daha da fazla artacağı öngörülmektedir. E-ticaret ile alımların artan oranda kolaylaşması bu yöndeki talebi daha da artıracak, daha küçük çaplı ve bireysel bazdaki alışverişler yük taşımacılığının modelini değiştirecektir.2026’ya kadar e-ticaretin pazardaki payının %40’lara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ancak e-ticaretin artacağı senaryosu üzerine kurulacak bir modelde denizden taşımacılıkta küçük bir artış gerçekleşecekken havayolu ve karayolunda bu artış çok daha fazla olacaktır.
Üç boyutlu baskı ve modelleme teknolojileri taşımacılıkta kapasite ve talebi azaltıcı bir yönde etki yaratacaktır. İlerleyen zamanda bu yöntem geniş bir kapsamda kabul görürse, bu durumda taşınacak yükün tipi değişecek, üretim ve tüketim merkezleri arasındaki mesafeler kısalacak, bugünün uzun ve karmaşık tedarik zincirleri değişecek, taşınacak yük miktarları bu üretim yöntemi neticesinde önemli derecede azalacağından bu da deniz ve hava taşımacılığını olumsuz şekilde etkileyecektir. 2050 yılına kadar 3D baskının ticaret hacmini %28 düşüreceği tahmin edilmektedir. Bu durumda özellikle deniz taşımacılığında çok keskin bir taşıma talebi düşüşüne sebep olacaktır. Bunun da daha çok konteyner taşımacılığında görüleceği düşünülmektedir. Arktik Denizinden açılacağı düşünülen yeni denizyolu hattı ile Asya’dan Avrupa ve Kuzey Amerika’ya taşıma mesafeleri kısalacaktır. Merkezi Asya ve Afrika’yı da kapsayan diğer bölgelerdeki pazarlara giriş imkânı artarken, kıtalararası büyük altyapı yatırımları önemli ticaret partnerlerinin bulunduğu Doğu Asya ve Avrupa arasında alternatif yük rotalarını oluşturabilir.
Yeni açılacak kanallar deniz taşımacılığı mesafelerini kısaltabilecektir. Malay yarımadasında açılabilecekKra Kanalı Orta Doğudan Çin ve Japonya’ya olan mesafeleri 1200 KM kısaltacaktır. Bu da 2-3 günlük bir tasarruf sağlanması anlamına gelecektir. Açılması düşünülen diğer bir kanal ise Nikaragua kanalıdır. Bu kanal panama kanalına alternatif olabilecek ve daha büyük gemilerin geçebilmesi imkânı yaratılabilecektir. Afrika’daki altyapı yatırımları oldukça hızlandığından önümüzdeki dönemde Afrika da deniz taşımacılığı açısından oldukça önemli bir coğrafya haline gelecektir. Şu anda yük bağlantısı açısından Afrika’nın güneyi oldukça etkili gözüküyor. 2030’a kadar güney ve doğu Afrika arasında yük bağlantısının artacağı, 2040 yılına kadar ise bu bağlantının doğu ve batı Afrika arasında da kurulacağı düşünülmektedir. Yine yukarıda da bahsedildiği üzere Arktik bölgesinde kuzeydoğu ve kuzeybatı geçişleri yaz dönemlerinde belli sürelerde seyir yapılabilir hale gelmektedir. 2017 yılında bu rotadan 9,7 milyon ton yük taşındığı bildirilmiştir. Kuzey deniz rotasının kullanılmasının Kuzey Avrupa ile Japonya arasındaki mesafeyi %37, Kore ile %31 Çin ile %23 kısaltacağı değerlendirilmektedir. Arktik sahillerinde ve arktik okyanusunun büyük bir kısmında 2050’li yıllarda senenin 60 günü deniz ulaşımına elverişli olacağı değerlendirilmektedir.
Rusya Federasyonunun deniz ulaştırma kurumu önümüzdeki 3 yıl içerisinde Arktik Okyanusundaki taşımacılığın 6 kat artacağını öngörmektedir. Yine Çin Cumhuriyeti Kuşak ve Yol Projesi kapsamında Polar İpek Yolu adı altında bir kavram geliştirerek Kuzey denizinde var olacağını göstermiştir. Arktik Okyanusu için yapılan bu senaryolar doğal olarak iklimsel gelişmeler ve maliyet etkenlik açısından birçok belirsizliği de bünyesinde barındırmaktadır. Bazı sunulan çalışmalara göre Arktik Okyanusunun deniz taşımacılığı için ancak 2040’lı yıllarda maliyet etken olabileceği düşünülmektedir. Kuzey rotasının açılmasıyla beraber 2050 yılında Akdeniz’deki yük trafiğinin yaklaşık %20 oranında azalacağı düşünülmektedir. Güney Asya ülkeleri ile Güney Avrupa ülkeleri arasında ise Malakka Boğazı ve Süveyş kanalının en kısa yol olma özelliğini koruyacağı görülmektedir. 2025 yılına kadar Avrupa ile Asya arasındaki ulaşım süresi 10 güne kadar düşecektir.
Bu yazı OECD’nin raporundan özet çıkartılarak hazırlanmış bir rapordur.
Hüseyin Çınar
Genel Sekreter
ITF Transport Outlook Report 2019 başlıklı rapor 2050 yılına kadar olan sürece ilişkin ulaştırma sektörü ve modlarının geleceğine yönelik senaryoları ortaya koymaktadır. Bu anlamda deniz taşımacılığının geleceğinin de bu rapor içinden özet bir şekilde çıkartılarak bilginize sunulması önem arz etmektedir. Bu raporda yapılan bir analize göre ulaşımın yaygın olarak kullanılan uygulamaları ve farklı alanlarının gelecekte yıkıcı etkilerle büyük bir değişime uğrayacağı öngörülmektedir. Aşağıdaki 5 ana faktörün gelecekte yıkıcı bir dönüşüm ve değişim yaratacağı düşünülmektedir.
• Maliyet (Cost) : Yeni teknoloji ve/veya süreçler üretim maliyetleri açısından eskilerini rekabet dışına itecektir – Yeniler o kadar ucuzlayacak ki, eskiler kazançlı olmaktan çıkacaktır.
• Kalite (Quality) : Yeni teknoloji ve/veya süreçler ürün veya hizmet kalitesini öyle bir düzeye yükseltecektir ki, eskileri rekabet edebilir olmaktan çıkacaktır.
• Müşteriler (Customers) : Tüketici ve müşteri tercihlerinde o kadar önemli değişiklikler olacak ki, yeni ürün ve hizmetler eskilerine göre çok daha cazip olacaktır.
• Düzenlemeler (Regulations) : Yeni yasal ve diğer düzenlemeler eski çalışma yöntemlerini geçersiz kılacak – Örneğin çevre ve işgücü ile ilgili düzenlemeler – ya da eskiden izin verilmeyen yöntemler yeni düzenlemelerle kullanılabilir hale gelecektir.
• Kaynaklar (Resources) : Önceden çok önemli olan kaynaklar – doğal kaynak olarak düşünülebilir-belki de önümüzdeki yıllarda olmayacak veya eskiden olmayan yeni kaynaklar ortaya çıkacaktır.
Küresel Taşımacılığı Etkileyen Faktörler 2050’ye Kadar Nasıl Bir Değişim Gösterecektir?
Nüfus Bugün 7,7 Milyar, 2030’da 8,5 Milyar, 2050’de 9,7 Milyar olacağı tahmin edilmektedir. 2050’ye kadar en fazla nüfus artışının gerçekleşeceği kıta Afrika’dır. Ülke olarak ise Hindistan, Pakistan ve Endonezya olarak tahmin edilmektedir. 2100 yılında dünya nüfusunun %40’nın Afrika kıtasında olacağı düşünülmektedir. Ekonomi Son göstergeler küresel GSH’ın yükseliş hızının azaldığı ve azalacağı yönündedir. 2019 ve 2020 için bu rakam %3,5, 2015-2030 yıllık bileşik GSH artışı %3,3, 2015-2050 için %2,9 beklenmektedir. Tabii dünyadaki gelişmişlik düzeyine göre bu rakamlar bölgeler arasında farklılıklar göstermektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkeler taşımacılık talebinin en fazla artacağı ülkeler olacaktır. Buna göre taşımacılık talebinin en yüksek olacağı ülkelerin Hindistan ve Çin ile OECD üyesi olmayan ülkelerde artacağı değerlendirilmektedir.
Ticaret Bugün küresel ticaretteki artış oranı %3,7, 2030’a kadar yıllık ortalama artış oranı %3,4, 2050’ye kadar ise %3,2 olarak tahmin edilmektedir. Yine gelişmekte olan ülkelerin ithalat yüzdesi gelişmiş ülkelerinkinden %60, ihracatı ise %57 civarında daha fazla olacaktır. Ticaret hacminin en fazla artış göstereceği bölge Asya olurken – 2015-2030 için %4,2, 2015-2050 için %3,9 - Güney ve Orta Amerika’da da bu rakam 2015-2030 için ithalatta/ihracatta 2015-2030 için %4,3/3,1 ve 2015-2050 için %3,9/3,4 olarak tahmin edilmektedir.
Petrol Fiyatları Orta vadede yavaş bir artış göstereceği düşünülmektedir. 2050’ye Kadar Yük Taşımacılığı ve Bu Bağlamda Deniz Taşımacılığı Nasıl Bir Gelişim Gösterecektir?
Küresel taşımacılıktaki talep 2050’ye kadar üç kat artacaktır. 2015 yılında dünya çapında taşınan 108 trilyon t-km yükün %70’i denizyolu, %18’i karayolu, %9’u demiryolu ve %2’si iç sulardan, %0,25’ten daha azı ise havayolu ile taşınmıştır.
2030 yılına kadar yük taşımacılığındaki talepte bileşik olarak yıllık %3,1’lik, uzun vadede 2050 yılına kadar yıllık%3,4’lük bir artış öngörülmektedir. 2030 yılında taşınacak yükün dünya çapında 175 trilyon t-km, 2050 yılında ise 360 trilyon t-km olacağı düşünülmektedir.
Taşıma modlarında en fazla artışın havayolu taşımacılığında gerçekleşeceği öngörülmektedir. Buna göre bileşik bazda 2030’a kadar havayolu taşımacılığındaki talep artışı %5,5, 2050 yılına kadarki ortalamada ise %4,5’luk bir artış öngörülmektedir. Bu artışın özellikle Çin bağlamında değerli ürünlerin taşınmasında ortaya çıkacağı düşünülmektedir.
Deniz taşımacılığındaki talep artışının 2015-2030 yılları arasında bileşik bazda yıllık %3, 2015-2050 yılları arasında %3,6 artış göstermesi beklenmektedir. Bu artış deniz ticaret hacminin 3 kat artması anlamına gelmektedir. Denizden yapılan taşımacılık 2050 yılında yine tüm taşımacılık modları içerisinde %70’lik bir paya sahip olacaktır.
Kuzey Pasifik ve Hint Okyanusunda deniz yollarından yük akışındaki ekonomik değerin 2015’ten 2050’ye kadar 4 kat artacağı değerlendirilmektedir. Dünyadaki denizden yük taşımacılığının yaklaşık üçte birinin bu iki deniz bölgesinde gerçekleşeceği öngörülmektedir. Kuzey Atlantik bölgesi ise 2050 yılında denizden yük taşımacılığının %15’inin (38 trilyon t-km) gerçekleşeceği 3. önemli koridor olacaktır. Karadeniz-Akdeniz bölgesinde ise t-km olarak 2015-2030 arasında yaklaşık %65, 2015-2050 arasında yaklaşık %240’lık bir artış olacaktır.
Son eğilimlere göre özellikle Çin bağlamında fabrikaların ülke içine taşınmasının gündemde olduğu görülmektedir. Eğer bu eğilim dünya çapında yaygınlaşır ise bu durumda taşımacılık mod tercihlerinde değişikliğin yaşanabileceği de göz önüne alınmalıdır. Denizden yapılan ticaret hacmi 2017’de 2012’den sonra en hızlı artışı yakalayarak %4’lük bir büyüme ile 10,7 milyar tona ulaşmıştır. Ton-kilometre bazında ise 2017 yılında 2016 yılına göre %5’lik bir artış göstermiştir. Yine aynı yılda konteyner yükü olarak 752 Milyon TEU konteyner taşınmıştır. Ayrıca 2017 yılında tonaj kapasitesi %3,3 artmış, ancak bu kapasite artışı yük artışından daha fazla olmuştur.
Yük taşımacılığında nasıl yıkıcı bir dönüşüm ortaya çıkacaktır?
Yük hacminin talep bazında 2015’ten 2050’ye kadar 3 kat artacağı öngörülmüştür. Tabii bu yük artışı olurken gelecekte taşımacılık ve lojistik önemli bir dönüşüme tabi olacak ve büyük bir olasılıkla bu dönüşüm eskileri yıkan bir dönüşüm olacaktır. Teknoloji, iş modelleri, tüketici davranışları, ticaret yöntemlerindeki değişiklikler gibi birçok unsur taşımacılığın görünümünü kökten değiştirecektir.
Tüm taşımacılık modlarını kapsayacak şekilde yıkıcı etkiler şu alanlar ile ortaya çıkacaktır.
• Uzaktan çalışma – Teleworking
• Paylaşımlı mobilite – SharedMobility
• Otonom sürüş - Autonomousdriving
• Düşük maliyetli havayolu taşımacılığı – Longhaullowcostairlines
• Enerji İnovasyonu – EnergyInnovation
• Ultra hızlı kara taşımacılığı – Ultra HSR
• E-Ticaret – E-commerce
• 3 boyutlu Baskı – 3D printing
• Yeni ticaret yolları – New traderoutes
• Yüksek taşıma kapasiteli araçlar – High capacityvehicles
E-Ticaretin her geçen gün daha da fazla artacağı öngörülmektedir. E-ticaret ile alımların artan oranda kolaylaşması bu yöndeki talebi daha da artıracak, daha küçük çaplı ve bireysel bazdaki alışverişler yük taşımacılığının modelini değiştirecektir.2026’ya kadar e-ticaretin pazardaki payının %40’lara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ancak e-ticaretin artacağı senaryosu üzerine kurulacak bir modelde denizden taşımacılıkta küçük bir artış gerçekleşecekken havayolu ve karayolunda bu artış çok daha fazla olacaktır.
Üç boyutlu baskı ve modelleme teknolojileri taşımacılıkta kapasite ve talebi azaltıcı bir yönde etki yaratacaktır. İlerleyen zamanda bu yöntem geniş bir kapsamda kabul görürse, bu durumda taşınacak yükün tipi değişecek, üretim ve tüketim merkezleri arasındaki mesafeler kısalacak, bugünün uzun ve karmaşık tedarik zincirleri değişecek, taşınacak yük miktarları bu üretim yöntemi neticesinde önemli derecede azalacağından bu da deniz ve hava taşımacılığını olumsuz şekilde etkileyecektir. 2050 yılına kadar 3D baskının ticaret hacmini %28 düşüreceği tahmin edilmektedir. Bu durumda özellikle deniz taşımacılığında çok keskin bir taşıma talebi düşüşüne sebep olacaktır. Bunun da daha çok konteyner taşımacılığında görüleceği düşünülmektedir. Arktik Denizinden açılacağı düşünülen yeni denizyolu hattı ile Asya’dan Avrupa ve Kuzey Amerika’ya taşıma mesafeleri kısalacaktır. Merkezi Asya ve Afrika’yı da kapsayan diğer bölgelerdeki pazarlara giriş imkânı artarken, kıtalararası büyük altyapı yatırımları önemli ticaret partnerlerinin bulunduğu Doğu Asya ve Avrupa arasında alternatif yük rotalarını oluşturabilir.
Yeni açılacak kanallar deniz taşımacılığı mesafelerini kısaltabilecektir. Malay yarımadasında açılabilecekKra Kanalı Orta Doğudan Çin ve Japonya’ya olan mesafeleri 1200 KM kısaltacaktır. Bu da 2-3 günlük bir tasarruf sağlanması anlamına gelecektir. Açılması düşünülen diğer bir kanal ise Nikaragua kanalıdır. Bu kanal panama kanalına alternatif olabilecek ve daha büyük gemilerin geçebilmesi imkânı yaratılabilecektir. Afrika’daki altyapı yatırımları oldukça hızlandığından önümüzdeki dönemde Afrika da deniz taşımacılığı açısından oldukça önemli bir coğrafya haline gelecektir. Şu anda yük bağlantısı açısından Afrika’nın güneyi oldukça etkili gözüküyor. 2030’a kadar güney ve doğu Afrika arasında yük bağlantısının artacağı, 2040 yılına kadar ise bu bağlantının doğu ve batı Afrika arasında da kurulacağı düşünülmektedir. Yine yukarıda da bahsedildiği üzere Arktik bölgesinde kuzeydoğu ve kuzeybatı geçişleri yaz dönemlerinde belli sürelerde seyir yapılabilir hale gelmektedir. 2017 yılında bu rotadan 9,7 milyon ton yük taşındığı bildirilmiştir. Kuzey deniz rotasının kullanılmasının Kuzey Avrupa ile Japonya arasındaki mesafeyi %37, Kore ile %31 Çin ile %23 kısaltacağı değerlendirilmektedir. Arktik sahillerinde ve arktik okyanusunun büyük bir kısmında 2050’li yıllarda senenin 60 günü deniz ulaşımına elverişli olacağı değerlendirilmektedir.
Rusya Federasyonunun deniz ulaştırma kurumu önümüzdeki 3 yıl içerisinde Arktik Okyanusundaki taşımacılığın 6 kat artacağını öngörmektedir. Yine Çin Cumhuriyeti Kuşak ve Yol Projesi kapsamında Polar İpek Yolu adı altında bir kavram geliştirerek Kuzey denizinde var olacağını göstermiştir. Arktik Okyanusu için yapılan bu senaryolar doğal olarak iklimsel gelişmeler ve maliyet etkenlik açısından birçok belirsizliği de bünyesinde barındırmaktadır. Bazı sunulan çalışmalara göre Arktik Okyanusunun deniz taşımacılığı için ancak 2040’lı yıllarda maliyet etken olabileceği düşünülmektedir. Kuzey rotasının açılmasıyla beraber 2050 yılında Akdeniz’deki yük trafiğinin yaklaşık %20 oranında azalacağı düşünülmektedir. Güney Asya ülkeleri ile Güney Avrupa ülkeleri arasında ise Malakka Boğazı ve Süveyş kanalının en kısa yol olma özelliğini koruyacağı görülmektedir. 2025 yılına kadar Avrupa ile Asya arasındaki ulaşım süresi 10 güne kadar düşecektir.
Bu yazı OECD’nin raporundan özet çıkartılarak hazırlanmış bir rapordur.
Hüseyin Çınar
Genel Sekreter