Sera gazı emisyonları için vergi deniz taşımacılığı sektörüne yönelik şimdiye kadar uygulanan ilk piyasa bazlı önlem olacaktır.
Marshall Adaları ve Solomon Adaları IMO’ya 2025 yılına kadar deniz taşımacılığı şirketleri tarafından gemilerinin yaydığı CO2 ton başına 100 Dolar ücretlendirme konusunda önemli bir teklifte bulundu.
IMO gemilerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarına 100 dolarlık bir vergi getirilmesi çağrısı ile karşı karşıya.
Haziran ayında yapılacak olan IMO’nun Deniz Çevresini Koruma Komitesine Marshall Adaları ve Solomon Adaları bu konuda öneride bulundu.
Lloyd’s List tarafından öğrenildiği şekilde, Bu öneride zorunlu ve küresel bir sera gazı emisyon vergisi konulması ve 2025 yılına kadar ton başına karbondioksit için 100 USD’lik bir başlangıç vergisi ilen başlanması ve bu fiyatın her beş yıllık dönemde gözden geçirilmesi için bir döngüsü oluşturulması teklifi bulunuyor.
Verginin bunker veya emisyon noktalarında toplanabileceğinden hareketle en iyi toplama yönteminin bunker üzerinden olacağı yönünde bir fikir birliği bulunduğunu da gösteriyor.
Yine aynı öneride hiçbir gemiye ayrıcalık yapılmaması konusu da bulunuyor. Fosil yakıt kullanan tüm bayrakların gemilerinden bu verginin bunker noktalarında eşit olarak alınması da öneriliyor. Her gemiye eşit yaklaşımda bulunulması da ilave olarak belirtiliyor.
Marshall Adaları’nın Fiji Büyükelçisi Albon Ishoda, “hükümetlerin bu öneriyi Haziran ayındaki MEPC 76 toplantısında değerlendirmesini talep ediyor. Bu önerideki yaklaşımın sektörde konuya ilişkin hızlandırıcı bir etki yaratacağını ve sektöre açık bir sinyal vereceğini, aynı zamanda da karbondan arındırılmış marine yakıt ve teknolojilerinin, mevcut emisyon temelli teknoloji seçenekleriyle rekabet edebilir hale getirilmesine de yardımcı olacağını belirtmiştir.
Fonların çoğunun, iklim değişikliğine uyum sağlama ve emisyon azaltma ihtiyaçlarını karşılamak konusunda Marshall Adaları ve Solomon Adaları gibi yetersiz kalabilecek ülkelere yardım etmeye gideceğini söyledi.
Fonların diğer kısmı ise IMO’nun yetkisi altında yönetilen yeni teknolojilerin ve yakıtların araştırma, geliştirme ve dağıtımını desteklemeye gidecektir. “
Önerilen 100 dolarlık vergi, Avrupa Birliği’nin mevcut karbon fiyatından daha yüksek. Bu fiyat deniz taşımacılığını içermiyor ve bugün ton CO2 başına yaklaşık 40 € (47,90 $) olarak ücretlendiriliyor.
Ancak bu rakam mal ticareti yapan Trafigura’nın geçen yıl önerdiği CO2 başına 250 ila 300 Dolar’dan daha düşük.
Marshall Adaları ve Solomon Adaları, kanıtlara dayanarak dönüşümsel bir değişikliğin gerçekleşmesi için 2030 yılına kadar CO2 başına 250-300 Dolar’lık bir vergi gerekeceğini ancak başlangıçta düşük olan ve kademeli olarak artırılmasında fayda görmektedir.
Gerekli olduğu değerlendirilen 250-300 dolar tonluk fiyatın altında olsa bile elde edilen gelirlerin bir kısmı sektörün dekarbonizasyonuna yeniden yatırılırsa ve araştırma, geliştirme ve dağıtımın desteklenmesinde kullanılırsa yine de bunun mümkün olacağını savunuyorlar.
Bu yazıda bahsedilen teklif IMO’nun Nisan 2018’de ilk sera gazı stratejisini kabul ettiğinden bu yana pazara dayalı deniz taşımacılığı vergisi için ilk tekliftir.
Karbon vergisi, yakıt vergisi ve emisyon ticaret programları gibi farklı biçimlerde ortaya çıkan pazar bazlı önlemlerin düzenleyicilerin emisyonları azaltmadaki en etkili araçlarından biri olduğu kabul edilmektedir.
Bu düzenlemenin yakıt maliyetini artıracak olması, deniz taşımacılığı maliyetlerini etkileyecek olması ve hükümetlerin bu vergiyi nasıl tahsil edip harcayacakları konusunda çelişkiler yaratcak olması politik anlamda sorunlara yol açabilecektir.
MEPC’de geçen Kasım ayında konunun ne kadar hassas olduğuna dair kanıt olarak hükümetler bu tedbirleri tartışmaya başlayıp başlamama konusunda fikir birliğine varmadı.
Yazıda Marshall Adaları ve Solomon Adalarının, düzenleyicilerin şimdiye kadar kabul ettikleri önlemlerin emisyonları azaltmak için yetersiz olduğunu düşünerek MEPC’deki ilerlemenin en açık sözlü eleştirmenleri arasında yer aldı.
Bu gelirler nereye gidecek?
IMO’nun dördüncü sera gazı araştırması, 2018 yılında uluslararası deniz taşımacılığının gemi kaynaklı emisyonlarının 919 milyon ton CO2 olduğunu tahmin etmişti.
Önerilen vergi tüm gemilere uygulanırsa, 2018 emisyon seviyelerine dayalı olarak yılda 91,9 milyar dolarlık bir gelir ortaya çıkacaktır.
Marshall Adaları ve Solomon Adaları tekliflerinin uzun vadeli etkilerinin “büyük olasılıkla genel olarak sektör için olumlu” olduğunu ve potansiyel olumsuz etkilerin kısa ve orta vadede olacağını, çoğu durumda bu olumsuzlukların düşük seviyede kalacağını savunmaktadırlar.
Potansiyel olarak orantısız olumsuz etkilerin “küçük ve az sayıda” ülkeler için geçerli olacağını kabul etmektedirler.
Böyle bir önlemin olası yan etkileriyle nasıl başa çıkılacağı konusunda anlaşamamaları nedeniyle IMO’daki hükümetlerin 2013’te piyasaya dayalı önlemler görüşmelerinde ilerleme kaydedemediğini de kabul ettiler.
Durumun tekrarını önlemek için, bu yan etkilerin yeni vergiden elde edilen gelirlerin kullanılmasıyla telafi edilmesini önermektedirler.
Bu sera gazı vergisinin “Principle of Polluter Pays (PPP)” kapsamında getirilmesi önerilmekte ve denizcilik sektöründe fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan çevresel ve toplumsal etkileri ortadan kaldırmak için iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ve bunlara karşı tedbir almakta yetersiz kalacak ülkelere aktarılması gerektiği belirtilmektedir.
Ülkeler tarafından geliştirilen ödeme formülü, vergi gelirlerinin en az 51%’nin bu iklim değişikliğini azaltma ve uyum çabalarına gitmesini istediklerini göstermektedir.
Bununla birlikte, paranın 33%’üne kadar bir kısmının da deniz taşımacılığının dekarbonizasyonu için yapılacak Ar-Geçalışmaları için bir fona gönderilmesini istiyorlar.
Ortaya çıkan işlem maliyetleri için destek ise bu gelirin son bölümünü oluşturacak ve hem liman hem de bayrak devletleri için gelirlerin tahsilatı ve ödemelerine kullanılacaktır. Bu da gelirlerin 16%’sını kapsayacaktır.
Kaynak: Anastassios Adamopoulos, https://lloydslist.maritimeintelligence.informa.com/
17.03.2021